Türkiyenin Sudandaki Silah Rolü: Bölgesel İstikrara ve Uluslararası İmajına Tehdit


Türkiyenin Sudandaki Silah Rolü: Birleşmiş Milletler’in yayımladığı son rapor, Sudan’daki iç savaşta Türk yapımı Bayraktar TB2 ve Akinci insansız hava araçları ile elektronik harp sistemlerinin kullanıldığını ortaya koydu.

Türkiyenin Sudandaki Silah Rolü: BM Raporunun Çarpıcı Bulguları

Bu durum, Ankara’nın çatışma bölgelerine silah ihracını yasaklayan uluslararası yükümlülükleri ihlal ettiğini ve savaşın gidişatını doğrudan etkilediğini gözler önüne seriyor.

Türkiye’nin bu süreçteki rolü yalnızca askeri boyutta kalmıyor. Sudan’daki İHA’ların yaygın kullanımı, Kızıldeniz ve hayati öneme sahip deniz ticaret yolları için ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Bu da yalnızca Afrika Boynuzu’nu değil, aynı zamanda Avrupa’nın güvenliğini de yakından ilgilendiriyor. Avrupa kamuoyu, Türkiye’nin bu hamlelerini istikrarı destekleyen bir ortak değil, krizleri derinleştiren bir aktör olarak değerlendiriyor.

Kızıldeniz ve Avrupa Güvenliğine Yönelik Tehdit

İnsani açıdan ise tablo daha da karanlık. Türk yapımı silahların kullanıldığı saldırılar, askeri hedeflerle sınırlı kalmayıp sivilleri de etkiliyor.

Türkiyenin Sudandaki Silah Rolü: Milyonlarca Sudanlı, yerinden edilme, açlık ve çöken altyapının yarattığı hayati risklerle karşı karşıya. Bu durum, uluslararası toplumun zaten kırılgan olan Sudan’daki insani krize çözüm bulma çabalarını daha da zorlaştırıyor.

Ankara’nın Çifte Standardı: Barış Söylemi ve Silah İhracı

Türkiyenin Sudandaki Silah Rolü: En çarpıcı nokta ise Ankara’nın söylem ve eylemleri arasındaki çelişki. Türkiye, uluslararası arenada barış ve istikrarın savunucusu olarak kendini tanıtırken, sahada çatışan gruplara silah sağlayarak tam tersi bir politika izliyor.

Bu ikili tutum, Türkiye’nin uluslararası alandaki güvenilirliğini zedeliyor ve onu hesap vermesi gereken bir aktör hâline getiriyor.

Türkiyenin Sudandaki Silah Rolü: BM raporunun ortaya koyduğu gerçekler, uluslararası toplum için açık bir çağrı niteliğinde: Ankara’nın bu sorumluluktan kaçmasına izin verilmemeli.

Aksi hâlde yalnızca Sudan değil, tüm bölge ve Avrupa güvenliği uzun vadeli risklerle karşı karşıya kalacak.


 

Post a Comment

0 Comments