Çoklu Baro Yasası Resmi Gazete’de Yayınlanarak Yürürlüğe Girdi

Çoklu Baro Yasası Resmi Gazete’de Yayınlanarak Yürürlüğe Girdi


“Çoklu Baro Yasası” olarak bilinen kanun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayının ardından Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.



Baroların itirazlarına rağmen AKP ve MHP oyları ile Meclis’te kabul edilen çoklu baro yasası Resmi Gazete’de yayınlandı. Yasanın yürürlüğe girmesi ile CHP, yürürlüğün durdurulması ve iptali istemi ile Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gidiyor. CHP’nin "Anayasaya aykırılık" itirazının temelleri çoklu baro sistemi ve TBB Delegelik yapısı üzerinde kuruldu. Barolar ise yasaya karşı eylemlere devam edecek.

Kanun, baroların kuruluş ve tasfiyesi, baroların Türkiye Barolar Birliği'nde (TBB) nasıl temsil edileceği, baroların CMK, adli yardım ve bazı kurul ve komisyonlardaki görevleri, kıyafet özgürlüğü, yeni avukatlara kesenek indirimi ana başlıklarında düzenleme içeriyor. 

Kanuna göre, avukat sayısı 5 binden fazla olan illerde asgari 2 bin avukatla yeni bir baro kurulabilecek. Bu şartlara göre bugün itibarıyla barolara kayıtlı avukat sayısı dikkate alındığında birden fazla baro, yalnızca İstanbul, Ankara ve İzmir'de kurulabilecek.

Yeni baro kurmak için gereken 2 bin şartına, baro levhasına kayıtlı olmasa da kamu avukatlarıyla KİT avukatları da dahil olacak. Avukat, aynı ilde birden fazla baro varsa herhangi birine kayıt olabilecek.

AK Parti ve MHP tarafından baroların görüşleri alınmadan hazırlanan düzenlemenin Anayasaya aykırılık içerdiğini savunan CHP ise, düzenlemenin Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla bugün yürürlüğün durdurulması ve iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak. CHP’nin Anayasaya aykırılık itirazının temelleri şu başlıklardan oluşacak:

  • Çoklu baro Anayasanın 135. Maddesine aykırı: Her il için öngörülen tek baro yerine çoklu baro ve demokratik olmayan temsil, Anayasaya madde 135’e çok yönlü olarak aykırıdır. Çoklu baro sistemi, bölünmüş ve belki de kutuplaşmış avukatların ortak gereksinimlerini karşılamayı zorlaştıracaktır. Birbirlerine karşı, kayıtlı oldukları baroya göre partizan ve hasmane şekilde davranacak avukatlar ortaya çıkacaktır.

  • Baro seçimlerinde siyasi partiler belirleyici olacak: Barolar, “kendi üyeleri tarafından gizli oyla seçilen… Organlarının seçimlerinde siyasi partiler aday gösteremezler.” Madde 135 çerçevesinde tekli baro uygulaması için geçerli olan bu kuralın çoklu baro uygulamasında olmayacağı açıktır. Zira çoklu baro örgütlenmesi, siyasal görüş farklılıkları ve ideolojik temelde gerçekleşeceğinden, böyle bir yapılanmada siyasal partilerin belirleyici olacağında kuşku bulunmamaktadır. Kuruluşunda bir siyasal partinin belirleyici olması kuvvetle muhtemel olduğu bir baroda aday belirleme işlemi de partiler tarafından kotarılacaktır.

  • Çoklu baro adil yargılanma ilkesine aykırı: Çoklu baro örgütlenmesinde siyasal ve dinsel faktörler, ideolojik ayrışmalar öne çıkacaktır. Avukatlara kendi iradeleriyle baro kurma imkânı tanındığında, bu amaçla bir araya gelecek kişiler, ister istemez yaşamlarında belirleyici olan siyasal, felsefi ve dinsel ölçütler temelinde buluşacaklardır. Oysa bu tür gruplaşmalar için siyasi partiler ve dernekler vardır; bu çeşit ölçütlerle oluşacak baro kamu tüzel kişiliği, kamu tüzel kişiliği kavramının doğasıyla çelişen şekilde partizan bir nitelik taşıyacaktır.

  • Barolar siyasal-dinsel-ideolojik aidiyetlere göre ayrışacak: İki bin üye ile kurulan bir baro, var olan baro karşısında üye sayısını artırmak için ve kuruluş gücünü muhtemelen bir parti veya cemaatten aldığı için, hukuk fakültesi öğrencileri ile, “siyasal kliantelizm” benzeri (burs, yurt gibi) bir ilişkiye girecek, baroya kaydı sağlandıktan sonra da, kendisine iş vaadi gibi mali sıkıntıyı aşıcı vaatlerde bulunulacaktır. Siyasal-dinsel-ideolojik aidiyetlere göre, daha öğrencilik döneminde başlayan ayrışmalar, tarafgir avukat görüntüsünü aşikâr hale getireceği için, siyasal gücü arkasına alan savunma, jursidictio (haklı ve gerçek olanı dile getirme) sürecinin bağımsız ve tarafsız bir biçimde ortaya çıkmasını engelleyecektir.

  • TBB delege sistemi eşitsiz ve ölçüsüz: Türkiye Barolar Birliği seçimlerine ilişkin olarak delege sayıları bakımından öngörülen eşitsiz temsil ilkesi (kanun teklifi, md.18) tamamen ölçüsüz olup, Anayasa madde 2, 13, 67 ve 135’in gereklerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Yönetilenlerin yönetime dengeli bir biçimde katılmasının sağlanması gereğini ve temsilde adalet ilkesini istikrarlı şekilde vurgulayan AYM içtihatlarına açıkça aykırı kapsamda bir kanun teklifini kanunlaştırmak, Anayasa’nın 11. maddesine ve 153/son maddesine de aykırı bir tavır oluşturur. Bu düzenlemenin yasalaşması durumunda baroların özerkliği ve bağımsızlığı ötesinde adil yargılanma hakkı ilkeleri ve demokratik hukuk devletinin temel gerekleri, geriye dönülmesi zor bir biçimde zedelenecek; hukuk güvenliği ve toplumsal barış açısından da ciddi sakıncaları beraberinde getirecektir.

‘Çoklu baro’ yasasının TBMM Adalet Komisyonu görüşmeleri sırasında komisyona girme talebi ile günlerce Meclis kapısında ‘Savunma Nöbeti’ tutan, yasanın geçmemesi için ‘Müzakere ve diyalog’ önererek ‘teklifi geri çekin’ çağrısında bulunan çok sayıda baro başkanı, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yasanın Anayasa Mahkemesi sürecinde de eylemlerine devam edecek. Anayasa Mahkemesi başkanından randevu talep edecek süreci anlatmak isteyen baro başkanları bu süreçte de AYM önünde nöbet tutmayı hedefliyor.


Post a Comment

0 Comments